DENİZDE İNTERNET
Ahmet Oral
Anadolu Denizcilik Kulübü
İcra Kurulu Üyesi
|
ÖZET
Günümüzde bilgiye ulaşmanın en etkin araçlarından biri olan İnternetin, can ve mal emniyeti için bilgiye en çok gereksinim duyan denizciler tarafından henüz istenilen oranda kullanılamaması önemli bir eksiklik olarak kendini göstermektedir. Deniz haberleşmesinin tarihsel gelişimi ve uygulanan kuralların da kısaca özetlendiği bu bildiride, denizden İnternet erişiminin kolaylaştırılması için yapılan çalışmalar ve bulunan çözümler açıklanmaya çalışılmıştır.
ABSTRACT
Today, it is a fact that the sailors have not yet the sufficient capability to access the Internet at sea, although they require much more information than the others for safety of life. This paper summarizes the works and appropriate solutions in order to overcome this deficiency, together with the historical progress of maritime communications and rules.
Anahtar Kelimeler: Deniz haberleşmesi, İnternet.
Key Words: Maritime communications, Internet
1. GİRİŞ
İlk gemilerin yaklaşık altı ya da yedibin yıl önce ırmak haliçlerininin dışına çıkarak açık denizlere doğru yelken açmasıyla başlayan denizcilik, uzaklarla haberleşmeye en çok gereksinim duyulan uğraş alanlarından biri olmuştur. Bütün dalgaları birbirine benzeyen açık denizlerde konumlarını ve rotalarını belirlemek için zamanla belli yöntemler geliştiren denizciler zora düştüklerinde yardım istemek için de bazı araçlardan faydalanmaya çalışmışlardır.
Bu araçlardan en bilineni ateştir. Tarihçi Heredot, Med Savaşları sırasında Magnesia açıklarında karakol görevinde olan Yunan gemilerinin Pers donanmasının geldiğini görünce Artemisium’da bekleyen Yunan donanmasına ateş yakarak haber verdiğini yazmakta, Tarihçi Thukydides de Atinalılar ile Ispartalılar arasında MÖ 427-411 yıllarındaki deniz savaşlarında haberleşme amacıyla işaret ateşlerinin kullanıldığını bildirmektedir. Xenophon’un MÖ 405 yılında yazdığı Hellenica adlı kitapta ise Atinalıların güneş ışığını kalkan ile yansıtarak gemiler arasında haberleştiğinden söz edilmektedir [1].
Deniz haberleşmesinde kullanılan en eski yöntemlerden biri de işaret flamaları ile yapılan haberleşmedir. Günümüzde de halen kullanılmakta olan bu yönteme ilişkin ilk kayıtların MÖ 4. yüzyıla kadar gerilere gittiği ve efsanelerde bile yer aldığı bilinmektedir [2].
Denizde haberleşme için kullanılan bu yöntemler pek de fazla değişmeden MS 17. yüzyıla kadar kullanılmaya devam etmiş, Hollandalı bir gözlükçü olan Hans Lippershey’in bir rastlantı sonucu 1608 yılında bulduğu dürbünün uzaklarla haberleşmede kullanılmasıyla birlikte denizdeki haberleşme mesafesi ufuk çizgisine kadar uzamıştır [3].
İşaret flamalarının standart hale gelmesi, karada kullanılan Semaforun deniz haberleşmesine uyarlanması ve elektrikli telgraf için geliştirilen Mors kodları kullanılıp ışıkla uzaklarla haberleşmeye başlanmasıyla 19. yüzyılda deniz haberleşmesinde oldukça önemli gelişmeler sağlamış olmasına karşılık, deniz haberleşmesindeki gerçek gelişme 20. yüzyılın başlarından itibaren elektromagnetik dalgaların haberleşmede kullanılmaya başlamasıyla olmuştur [4].
Bilgiye ulaşmanın en etkin araçlardan biri olan ve yaşamı kolaylaştıran İnternetin denizde kullanılması ise henüz istenilen oranda yaygınlaşamamıştır. Bunun en önemli nedeni denizde bu hizmetin oldukça pahalı, erişim hızının da yetersiz olmasıdır. Bununla birlikte, son yıllarda bazı önemli gelişmeler yaşanmakta, denizden İnternete erişmeyi kolaylaştıracak bazı çözümler üretilmektedir.
2. DENİZDE RADYO HABERLEŞMESİ
Birincil önceliğin can ve mal emniyeti olduğu deniz haberleşmesinde telsiz teknolojisini ilk uygulamaya koyan Marconi olmuştur. Bu hizmete ilişkin kuralların görüşüldüğü ilk uluslararası konferans 1903 yılında Berlin’de toplanmış, 1906 yılında aralarında Osmanlı İmparatorluğu’nun bulunduğu 29 ülkeden gelen temsilcilerinin katıldığı ikinci konferansta ise bu teknolojinin adının telsiz yerine radyo olmasının daha uygun olacağına karar verilerek, denizde radyo haberleşmesine ilişkin bir dizi uluslararası kural getirilmiştir [5].
Gemilerde kullanılacak radyo donanımının ve haberleşmede uygulanacak kuralların belirlenmesinden sonra bu teknolojinin kullanımının kısa sürede yaygınlaştığı ve 1912 yılına gelindiğinde aralarında İstanbul-Okmeydanı’ndaki İstasyonun da bulunduğu 479 adet kıyı istasyonunun kurulduğu, radyo donanımına sahip gemi sayısının ise 2752 adede ulaştığı görülmüştür [6,7].
Aynı yılda meydana gelen Titanic faciası denizde can ve mal emniyetine yönelik uluslararası kuralların belirlenmesini gündeme getirmiş ve 1914 yılında Londra’da toplanan konferansta 50 kişiden daha fazla yolcu taşıyan gemilerin radyo telgraf teçhizatı bulundurması zorunluluğu getirilmiştir. Temmuz 1915 tarihinde yürürlüğe giren bu ilk SOLAS (Safety of Life at Sea/Denizde Can Güvenliği) Konvansiyonu 1948 yılında Birleşmiş Milletler’e bağlı olarak oluşturulan IMO (International Maritime Organization) bünyesinde yapılan çalışmalarla çeşitli defalar yenilenmiştir [8].
1980 yılında yürürlüğe giren SOLAS 74 Konvansiyonunda 300 GRT ve daha büyük yük gemileri ile tüm yolcu gemilerinde telsiz telefon, buna bağlı olarak 2182 kHz ve 156,8 MHz tehlike ve genel çağrı frekanslarını dinleme, 1600 GRT ve üzerindeki yük gemileriyle tüm yolcu gemilerinde Mors kodu ile haberleşme sağlayan telsiz telgraf ve 500 kHz tehlike frekansını dinleme zorunluluğu getirilmiştir.
Gemilerin bulundurması zorunlu olan bu donanım ortalama 100-150 deniz millik bir erimde tek kanallı ve oldukça kısıtlı bir iletişime olanak sağlabilecek nitelikte olmasının en başta gelen nedeni o dönemde deniz haberleşmesinde kullanılabilecek başka bir teknolojinin bulunmamasıdır.
Gemilerin birbirleri arasında ve kara ile haberleşmesinde HF bandındaki frekansların ve radyo teleks gibi farklı yöntemlerin kullanılması önemli kolaylıklar sağlamış olmakla birlikte, 1976 yılından itibaren denizlerde de kullanılmaya başlayan uydu teknolojisi, Marconi’nin telsizinden sonra denizcilerin yaşamını kolaylaştıran ikinci önemli gelişme olmuştur.
3. UYDU HABERLEŞMESİ VE GMDSS
A.B.D. tarafından 1976 yılında uzaya gönderilen Marisat uyduları ile başlayan denizde uydu haberleşme hizmeti Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından başlatılan bir girişimle 1979 yılında INMARSAT’ın kurulmasından sonra yaygınlaşmaya başlamıştır[9]. İlk aşamada Marisat uydularını kiralayan INMARSAT tarafından toplam 8 telefon kanalı üzerinden verilen bu hizmet daha sonra uzaya gönderilen uydularla daha da geliştirilmiştir.
Bilinen ilk yaygın sistem olan Inmarsat-A analog teknoloji ürünü olup, otomatik telefonun yanında teleks hizmeti de sağlayan bir sistem olarak 1982 yılında hizmete verilmiştir. 2007 yılının sonunda durdurulması planlanan bu hizmet oldukça pahalı olmasının yanında sadece büyük tonajllı gemiler tarafından kullanılabilecek boyutta donanıma gereksinim duyduğundan 1991 yılından itibaren sadece mesaj ve data haberleşmesinin yapılabildiği Inmarsat-C tipi sistem uygulamaya konulmuştur. Anteni ve terminali oldukça küçük boyutlu olan donanım kullanılarak sağlanan bu hizmet ücretinin de oldukça ucuz olması nedeniyle kısa sürede yaygınlaşmıştır.
1993 yılında başlanılan sayısal teknoloji ürünü Inmarsat-B, Inmarsat-A gibi büyük tonajlı gemilerde kullanılmak üzere geliştirilmiş, sesin yanında teleks ve data haberleşmesi de sağlanmaya başlanmıştır.
Deniz haberleşmesinde uydu teknolojisi kullanımının yaygınlaştığı bu dönemde IMO tarafından denizde can ve mal haberleşmesine yönelik yeni bir düzenlemenin uygulamaya konulduğu görülmektedir. GMDSS (Global Maritime Distress and Safety System) olarak tanımlanan bu düzenlemede gelişen haberleşme teknolojisi ürünlerinin kullanılıp daha etkin şekilde denizde can ve mal güvenliğinin sağlanabileceği göz önüne alınmıştır. Getirilen kurallar arasında en önemli olanlar incelendiğine, gemilerde bulundurulacak donanımın sefer bölgesine göre olması ve tehlike halinde manuel olarak mesaj göndermek yerine otomatik olarak bilgi gönderebilecek donanım kullanılması zorunluluğunun olduğu görülmektedir.
Diğer önemli bir değişiklik ise denizlerde A3 bölgesi olarak tanımlanan karadan 120 mil daha açıkta seyredecek gemilerde Inmarsat veya HF bandında haberleşme yapabilecek donanımının bulundurulması zorunluluğudur. Bu nedenle, SOLAS kapsamındaki her gemi sefer yaptığı bölgeye göre teknik özellikleri tanımlanmış VHF, MF, HF ve/veya Inmarsat donanımı bulundurmak durumundadır.
1992 yılında başlanılıp 7 yıllık bir geçiş süresi tanımlanan ve 1999 yılından itibaren tam olarak yürürlüğe giren bu uygulamada gemilerin İnternet erişimi için gerekli donanımı bulundurma zorunluluğu bulunmamaktadır. Dolayısıyla, denizlerden İnternete erişmek isteğe bırakılmıştır.
İnternet kullanımının yaygınlaştığı ve yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldiği bu dönemde yürürlüğe giren GMDSS düzenlemesinde gemilerden İnternet erişimi zorunluluğu olamasının ana nedeni deniz haberleşmesinde önceliğin tehlike anında yapılacak haberleşmeye verilmesi, diğer önemli bir nedeni de açık denizlerde bu amaçla kullanılabilecek bir teknolojinin henüz hazır olmamasıdır. Bununla birlikte, gemilerde bulunması zorunlu olan haberleşme donanımı esas alınarak İnternet erişimi için son yıllarda bazı çözümlerin üretildiği görülmektedir.
4. KISA ERİMLİ ÇÖZÜMLER
GMDSS düzenlemesinde en az bir VHF kıyı istasyonun kapsadığı deniz alanı olarak tanımlanan ve kıyıdan yaklaşık 20-30 Deniz Millik bir erime karşılık gelen A1 bölgesinde seyredecek SOLAS kapsamındaki gemilerin VHF radyo telefon donanımı bulundurması zorunluluğu bulunmaktadır. Söz konusu donanım 156-174 Mhz bandında çalışan, 55 seçmeli kanalı bulunan oldukça küçük boyutlu ve kolay kullanımlı olup, SOLAS kapsamında olmayan küçük tonajlı gemiler, balıkçı tekneleri ve yatlarda da yaygın olarak kullanılmaktadır.
55 kanaldan sadece birinin (70. kanal) sayısal seçici çağırı, diğerlerinin ise ses haberleşemesine tahsis edildiği bu donanım kullanılarak denizden İnternete erişmek mevcut düzenlemeye göre mümkün olmasa da bu bölgede seyreden gemiler, karada İnternete erişim için kullanılan radyo teknolojilerinden faydalanabilmektedirler. Bunlardan en bilineni GSM teknolojisidir. Bunun yanında, liman ve marinalarda kurulan “Hot spot”lar rıhtımda bekleyen gemilerde, deniz trafiğinin yoğun olduğu bölgelerde kullanılmaya başlanılan WiMAX teknolojisi ise kıyıya yakın seyreden gemilerde İnterneti denizcilerin yaşamına taşımaya başlamıştır.
GSM operatörleri arasında kıyasıya bir fiyat rekabetin yaşandığı ülkemizde kıyıların ve Marmara Denizi’nin unutulmamış olması denizciler için kayda değer bir gelişmedir. Buna karşılık, WiMAX teknolojisinin deneme aşamasını henüz geçememiş olması, ülkenin limanlarında, marinalarında ve balıkçı barınaklarında “Hot Spot”ların yeterli sayıda olmaması son yıllarda oldukça önemli gelişme gösteren denizciliğimiz açısından önemli bir eksiklik olarak kendini göstermektedir.
5. UZUN ERİMLİ ÇÖZÜMLER
Denizin,zorluklarının karanın görülmediği yerden başladığı gibi, denizden İnternet erişiminin zorlukları da karasal sistemlerin ulaşamadığı uzaklıklarda başlamaktadır. Gerek kullanılabilecek seçeneklerin, gerekse kullanıcı sayısının karaya göre oldukça az olması bu zorlukların başında gelmektedir. Açık denizde İnternet erimine gereksinim duyabilecek 100 GRT üzerindeki gemi sayısının yaklaşık 100.000 adet, boyu 12 metre ve üstü özel tekne sayısının ise yaklaşık 200.000 adet olduğu dikkate alındığında potansiyel kullanıcı sayısının, karaya göre ne denli az olduğunu ortaya koymakta, kullanılabilecek teknolojilerin sadece HF bandında çalışan geleneksel radyo teknolojisi ile uydu teknolojisi olması ise bu denli az sayıdaki potansiyel kullanıcı için bulunabilecek çözümleri daha da kısıtlamaktadır.
HF bandında çalışan geleneksel radyo teknolojisi kullanılarak denizden İnternete erişimi kısıtlayan en önemli etken bu frekans bandının (3-30 Mhz) deniz haberleşmesine ayrılan bölümünün ve tanımlanmış kanalların band genişliğinin oldukça sınırlı, dolayısıyla veri iletim hızının oldukça düşük olmasıdır. Sadece e-posta alış-verişine yetebilen bu teknolojiyi kullanarak çeşitli çözümler üreten bazı organizasyonlar bulunmaktadır ( www.sailmail.com, www.winlink.org, www.marinenet.net, www.globewireless.com)
Açık denizlerde İnternet erişimi sağlayan çözümler ancak uydu teknolojisi kullanılarak üretilebilmektedir. Bunlardan en bilineni 2002/2003 yıllarından itibaren Inmarsat tarafından uygulamaya konulan “Fleet” hizmetidir. Bu hizmette denizde ilk olarak kullanılmaya başlanılan MPDS (Mobil Paket Data Hizmeti) sayesinde gemilerin sürekli olarak karasal şebekeye bağlı olarak kalmaları ve indirdikleri data kadar ücret ödemeleri sağlanmıştır. Yapılan denemelerde bu hizmetteki data indirme hızının en fazla 33 kbit/s’e ulaşabildiği, ortalama olarak da 10 kbit/s olduğu gözlemlenmiştir [10].
Karadaki İnternet erişim hızına göre oldukça düşük sayılabilecek bu hıza karşılık fiyatının megabyte başına yaklaşık 20 € olması bu hizmeti cazip olmaktan çıkartmakta ve denizciler tarafından çok zorunlu hallerde kullanılabilmektedir.
Şekil 1. Hibrit çözüm
Denizcilere yüksek hızda İnternet erişimi sunabilmek için Avrupa Uzay Ajansı tarafından başlatılan ve deneysel çalışmları 2005 yılında tamamlanarak kullanıma sunulan hizmette hibrit bir teknoloji kullanılmaktadır. Alış kolunda (downlink) Ku band uydu kullanılırken, veriş kolunda (uplink) L bandı uydulardan veya diğer teknolojilerden faydalanılmaktadır. Alış kolundaki data hızı 518 kbit/s, veriş kolundaki data hızı ise kullanılan teknolojiye bağlı olarak 9,6 kbit/s’den 64 kbit/s’e kadar değişebilmekte olan bu hizmette %70’e varan bir ucuzluk sağlanabildiği gibi, mevcut haberleşme donanımına sadece bu amaçla geliştirilen özel bir uydu geniş band sunucusu ilave edildiğinden ilk yatırım maliyeti de oldukça düşük olmaktadır[11]. Buna karşılık hizmet alanının henüz Akdeniz ve Kuzey Atlantik bölgeleri ile sınırlı olması geliştirilen bu çözümün en olumsuz yönü olarak görülmektedir.
Şekil 2. VSAT çözümü
Son dönemde daha geniş deniz alanlarında yüksek hızda İnternet erişimi sağlanabilmesi için VSAT teknolojisi kullanılarak alış ve veriş kollarının uydu üzerinden sağlandığı çözümler de üretilmiştir. Özellikle kruvaziyer gemi trafiğinin yoğun olduğu Karayipler olmak üzere Latin Amerika, Kuzey Amerika, Avrupa ve Akdeniz’i kapsayan, yakın gelecekte de Uzak Doğu’yu da kapsayacak olan bu hizmetin daha çok yüksek tonajlı yük gemileri ile büyük tonajlı yatlar ve yolcu gemilerine yönelik olarak tasarlandığı görülmektedir[12]. Bu amaçla geliştirilen uydu terminalleri üzerinden GMDSS uygulamasının öngördüğü hizmetler sağlamadığından, geniş band İnternet hizmeti alacak gemilerin yapacağı ilave yatırım maliyeti de hibrit çözümlere göre daha yüksek olmaktadır.
6. SONUÇLAR
Bilgiye ulaşmada en önemli araçlardan biri olan İnternetin denizcilerin yaşamında daha çok yer almasını sağlayacak teknolojilerin henüz istenilen oranda geliştirilememiş olması esas olarak kullanıcı sayısının ekonomik çözümler üretmeye yetmemesinden kaynaklanmakla birlikte, çoğu teknolojinin denizin hemen kıyısında geçersiz hale gelmesi bu durumun ortaya çıkmasında önemli bir etken olmaktadır.
KAYNAKLAR
[1] Holzman, G. J., Pehrson, B., ’The Early History of Data Network“, John Wiley & Sons, Inc. NJ, pp 1-46.
[2] Plutark, ’Yaşamlar-1’, Çeviren: Meriç Mete, İdea Yayınevi, Mayıs 2005, pp 25-27.
[3] Huurdeman, A.A., ’The Worldwide History of Telecommunications’, John Wiley & Sons, Inc. NJ, pp 14-17.
[4] Coe, L., ’Wireless Radio- A Brief History’, McFarland & Company, Inc., pp 15-25.
[5] Webster, E. M., ’Global Marine Communications’, IEEE Transaction of the IRE Professional Group, vol.2. Issue 3, Nov 1954, pp 38-42
[6] Beauchamp, K., ’History of Telegraphy’, The Institution of Electrical Engineers, London, pp 209-210.
[7] Huurdeman, A.A., ’The Worldwide History of Telecommunications’, John Wiley & Sons, Inc. NJ, pp 281-285.
[8] GMDSS Handbook, IMO
[9] Pritchard, W.L., ’The History and Future of Commercial Satellite Communications’, IEEE Communications Magazine, vol.22, no.5, May 1984, pp 22-37
[10]Bonacic, D., Zovko-Cihlar, B., Kos, T., ’Comparison of ISDN and MPDS Communication Mode via Inmarsat Fleet Services’, IEEE 46th International Symposium Electronics in Marine, ELMAR 2004, 16-18 June 2004, pp 223-228.